Söze bir Karadeniz fıkrası ile başlayalım:
Adamın birisi öfkeyle kahveye girmiş ve bağırmaya başlamış:
-Dursun hanginiz laaa!
O sırada kahvenin köşesinde sessizce oturanlardan birisi ayağa kalmış:
-Benüm daaa!
Dışarıdan gelen adam öfkeyle üzerine yürümüş, daha oradakilerin dur etme gitme demesine fırsat kalmadan bir güzel pataklamış, geldiği gibi dönüp gitmiş.
Kahvedekiler şaşkınlık içinde dövülen adamın yanına gitmişler:
-Yahu Temel senin adın Dursun değil ki; sen niye ortaya atıldın?
Yüzü gözü kan içindeki Temel gülmeye çalışmış:
-Nasıl kandurdum adamı da, demiş, benim adımın Temel olduğunu bile anlayamadı.
*****
Söze başlamışken bir Karadeniz fıkrası daha anlatayım:
Temel sinemada gişenin önüne gelmiş, biletini alıp sinemaya girecek, filmi izleyecek.
Gişe görevlisi sandalyeye yan oturmuş keyifle gazetesini okuyor.
-Bi bilet isteyrum da, demiş.
Gişe görevlisi “sıraya geç” deyip kesmiş.
Temel bir tur atmış, yeniden gişeye gelmiş. Gişe görevlisi gazetesini okumaya devam ediyor.
-Bi bilet isteyrum da, demiş.
Gişe görevlisinin yanıtı yine aynı olmuş.
-Sıraya geç!
Temel yeniden bir tur atıp yine aynı yere gelmiş:
Değişen bir şey yok.
-Bi bilet isteyrum da!
Gişe görevlisinin yanıtı yine değişmemiş.
Temel öfkeyle yaradana sığınıp gişe görevlisine tokadı patlatmış.
Gişe görevlisi ayağa kalkmış, acıyla bağırmış:
-Bana kim vurdu laaaa?
Temel hiç istifini bozmamış:
-Baksana gardaş sırada adam dolu. Ne bileyim ben hangisi vurdu!.
*****
Söze başlamışken durmak olmaz. Ne demiş eskiler yiğitliğin hakkı üçtür. Bir fıkra daha anlatalım:
Temel çok katlı bir apartmanda kapıcı olarak çalışmaktadır.
Günün birinde apartmanın asansörü bozulur.
Temel uzun uzun düşünür.
Sonunda çözümü bulur.
Asansörün kapısına bir yazı yazarak yapıştırır.
-Asansörümüz bozuktur. An yakın asansör kaşı sokaktaki Aksu Apartmanındadır.
*****
Bunlar nereden aklıma geldi?
Ben de bilemiyorum.
Dün Orhangazi’yi ziyaret eden Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun gezisini izlerken bu fıkralar aklıma takılıverdi.
Biz Sağlık Bakanımızın mesleğinin hekimlik olduğunu duymuştuk; meğer imamlıkmış.
Pahalılıktan ezilen vatandaşın ayakkabı alırken fiyatları indirmek için pazarlık ettiğini bilirdik; Sağlık Bakanımız Mehmet Müezzinoğlu bunu da yanlışa çıkardı. Pazarlık etmenin fiyatı indirmek için değil; fiyatı artırmak için yapıldığını gösterdi. 125 liralık ayakkabılar için 150 lira ödedi.
Orhangazi’nin altyapı sorunlarından yakınanlara; “Kardeşim ortada öyle bir sorun mu var, her şey güllük gülistanlık” demek yerine yanındakilere öfkeyle bakarak; sanırım akılından şöyle geçirdi:
“Ulan beni buraya getirene şimdi dualar okuyacağım. Daha Orhangazi’ye ayak basar basmaz beni ayakkabılarından ettiniz!”
Ne demiştik:
“Aptal adam benim Dursun olmadığımı bile anlayamadı!”.
Adam aptaldı, ama tokadı yiyen Temel oldu.
Kalın sağlıcakla.
Yorum bulunamadı.
Orhangazi TSO, toplumumuzun % 12 sini oluşturan, ailelerinden ikişer yak...
AK Parti Orhangazi İlçe Başkanı Fahrettin Uludağ yürütme ve yö...